Obezitenin sosya- kültürel, psikolojik, genetik, nörolojik, çevresel etkenler gibi nedenleri olduğu aşikâr olmakla birlikte hiçbir nedenin tek başına etkin olduğu düşünülmemektedir. Bu nedenlere ilave çağımızın en önemli obezite nedeni yanlış beslenme alışkanlıkları, işlenmiş gıdalar ve fiziksel aktivite yetersizliği olarak gösterilmektedir.
Daha önceleri obezitenin en önemli nedeninin genetik faktörler olduğu düşünülmekteyken, son yıllarda tehlikeli oranlarda artan çocuk ve yetişkin obezitesi, dengesiz ve yanlış beslenme alışkanlıklarının, hareketsiz yaşam şeklinin genetik faktörlerin önüne geçtiğini göstermiştir. Kliniğimize tüp mide ameliyatı için başvuran hastaların birçoğunun aile fertlerinde 1 tane bile obez birey olmayışı da genetik faktörlerin yanlış beslenmenin bir tık gerisine düştüğünü göstermektedir.
Tüp mide ameliyatı için başvuran hastaların öykülerinde üniversite sonrası, aile evinden ayrıldıktan sonra kilo alınması da yine çevresel şartların ne kadar etkili olduğunu göstermektedir. Yine tüp mide ameliyatı ile zayıflayan hastaların da ameliyat sonrası sağlıklı yaşam kalitesi kazandıktan sonra koruma oranları da genetik faktörlerin tüp mide ameliyatı sonrası hormonal yapının da değişmesi ve desteği ile %80 lere varan oranlarla kırılabildiğini gösterebilmektedir.
Başlıca Obezite Nedenlerini Sayacak Olursak;
• Genetik yatkınlık,
• Hormonal nedenler,
• Psikolojik, duygu durum değişkenliği,
• Alkol kullanımı,
• Antidepresan kullanımı,
• Bazı ilaçların kullanımı (beta blokerler, hormon ilaçları, tüp bebek tedavi ilaçları),
• Özellikle adolesan dönemde dengesiz ve ağır diyetlerin sıklıkla denenmesi,
• Sık arka arkaya yaşanan gebelikler,
• Sağlıksız fast food veya dengesiz, yüksek kalorili, kalitesiz beslenme alışkanlıkları,
• Sedanter yaşam, yetersiz fiziksel aktivite,
• Masabaşı ve bilgisayar başında geçen çalışma ortamı,
• Düzensiz uyku, uykusuzluk (leptin hormonu salgılanması azalıp, ghrelin yani iştah hormonu salgılanması artar)
• Sosyo- kültürel etmenler,
WHO ve UNICEF (Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu) tarafından yapılan bilimsel yayınlarda yaşamın ilk 6 ayı tek başına anne sütü ile beslenmenin, sonrasında 2-2,5 yıl anne sütüne devam edilmesinin ileride obezite ve kronik hastalıklara yakalanma ihtimalini önemli ölçüde düşürdüğü belirtilmiştir. Buna ilave olarak ta yaşamın ilk yıllarından özellikle ergenlik dönemine kadar olan sürede mümkün olduğunca basit karbonhidrattan fakir, kompleks karbonhidrattan zengin (tam tahıllı işlenmemiş gıdalar) doğal, dengeli ve probiyotik gıdalarca zengin beslenme şeklinin yaşam alışkanlıklarına dönüşmesinde önemli rol oynadığı ve tüm hayatı olumlu etkilediği görülmüştür.